19 Kasım 2014 Çarşamba

TV: BU BİR "ŞEREF MESELESİ"DİR...

23 Kasım Pazar günü saat 20.00'de Kanal D'de yayın hayatına başlayacak bir diziden bahsediyorum. Başrolleri Kerem Bürsin, Şükrü Özyıldız, Yasemin Kaya Allen, Şükran Ovalı ve Burcu Biricik paylaşıyor. Dizinin gençleri bu tayfa yani. Kerem Bürsin hakkında ayrı olarak bir yazı daha yazmayı istediğimden sadece onu 54.bölümünde, merak unsurunun doruk noktasına ulaşmasına fırsat vermeden bitirilen "Güneşi Beklerken"deki asi ama aşık adam Kerem Sayer olarak gördüğümüze değiniyorum. Hayatımın en uzun cümlesini yazdığımı da söylemeden geçemeyeceğim tabi. Kerem Bürsin -bu projesinin fragmanları ve ön gösterimine dayanarak söylüyorum- bu yeni diziyle bir basamak yukarı çıkmış gibi görünüyor. Güneşi Beklerken -izleyenler bilir- en başta tam bir gençlik dizisi sanılırken dizi ilerledikçe her yaşa hitap edebilecek bir yapısı olduğu fark edilmişti. Kerem Bürsin ve Hande Doğandemir arasındaki uyum da gözle görülebilir derecedeydi, en azından çoğunluğa göre. O ikili zaten bambaşka bir hikaye olduğundan onu da yazılacaklar listeme atıp
geçiyorum.





























Yeni dizi Şeref Meselesi gençliğe pek hitap eder mi bilmiyorum. Gençlik demek ne kadar doğru bilinmez, zira 'teenagers' denen 13-17 yaşları arasındaki gençlerden bahsediyorum. Bu yaş aralığının çoğu diziyi Kerem veya Şükrü için izleyecektir büyük ihtimalle. Diziyi izlemek gibi bir düşünce benim de aklımda yoktu, Kerem Bürsin'i çok sevmeme rağmen. Ama dizinin hikayesi beni çekti açıkçası. Bu tarz şeyleri seviyorum çünkü. Hayatların değiştiği ve İstanbul'da geçen hikayeler beni çekiyor. Pazar günü göreceğiz, tanıtımlarındaki kadar güzel olup olmadığını.




Dizide çift olarak görmeyi istediğim ikili Kerem ve Şükran. Şükran Ovalı'yı severim, oyunculuğuna da hayranım. Dizide cool ve asi kızı oynayacak anladığım kadarıyla. Hani erkek gibi kız misali biraz. Dizilerde görmeyi sevdiğim tiplemelerden Derya. Bir de serseri erkek tiplemelerini severim zaten en çok, Yiğit gibi. Bu ikili tam tanımlarıma uyuyor. Ten uyumları da var gibi geldi bana. Yasemin Allen'i de severim gerçi. Hatta başlarda çok yorum gördüm sosyal medyada, Yasemin&Kerem'ciler ve antileri. Antilerin çoğunluğu da HanKer dediğimiz ikilinin hayranları zaten. Kesinlikle kötü bir şey söylemiyorum ben de o hayranlardan sayılırım. HanKer diye ölüp bitmedim ama aralarındaki uyumun farkındayım fazlasıyla. Ama işte tek bir yapımını bile izlemeden bir oyuncuya laf etmek pek yakışık almıyor. Su ve Ateş... İzleyebilirim tekrar tekrar. Yasemin Allen oyunculuğunu konuşturmuş. Ayrıca "Merhamet" dizisinde de oynadığı akıl sağlığı pek yerinde sayılmayan "Pelin" karakteri de onu çokça sevdiğim bir karakter. Fakat Kerem ve Yasemin arasında bir uyum hissedemedim ben. Sanki Şükrü'yle daha iyi olacak gibi Sibel karakteri. Kerem'in oynadığı Yiğit karakterinin daha erkeksi bir kıza, Derya'ya ihtiyacı var gibi.


Burcu Biricik ise çok daha sönük bir karakteri oynuyor. Yani diğer kızlardan biri tanıtımdaki şık elbisesi ve yürüyüşüyle tam bir lolita, diğeri ise konuşmaları ile tam bir cool-girl iken Kübra mahallenin sosyal arkadaşları olmasına rağmen utangaç ve sosyallikten uzak, sessiz sakin kızı gibi. Ön gösterimde de dediği gibi hayatı diğer iki arkadaşının anlattıklarından öğrenen bir kız Kübra. Dizide çok yeri olur mu onu izleyip göreceğiz.


Şükrü Özyıldız'ın geçmişi hakkında pek bilgim yok. Tek bildiğim Gizem Karaca ve Berk Oktay'la
başrolleri paylaştığı "Benim Hala Umudum Var" dizisi. O dizi de reyting kurbanı oldu sanırım. Şükrü
Özyıldız'ın oyunculuğuna bayılmıyorum doğrusu ama seveni var elbet, ona lafım yok.




Pazartesi günü Ulan İstanbul'da yer alan Şeref Meselesi bölümüne de ayrı bittim. Güzel olmuş, kardeş dizi olmuşlar Şebo'yla Keka'nın (ki şu zamanlar ekrandaki favorilerimdir kendileri) dizisiyle.


Pazar günü izleyelim görelim bakalım nasıl iş çıkarmışlar dizi olayını "Şeref Meselesi" yapanlar. 23 Kasım Pazar saat 20.00 Kanal D. İzleyelim izletelim. Reytingleri bol olsun.

15 Kasım 2014 Cumartesi

Yeni Bloggerın İlk Yazısı

Klişedir, yeni bir şeye başlayan herkes kendini hevesli göstermek için "Bu benim hep hayalimdi.","Hep kendimi bu olayın içinde hayal etmiştim." vs vs. cümleler kurar. Amaç bunu herkesten daha çok istediğini belli etmektir aslında. Herkesten daha çok mu istedim bilinmez ama günün birinde bir blog açmayı istemiştim.

Kısmet olmadı, vakit olmadı derken diye başlamayacağım. Birkaç ayım boş boş oturmakla geçiyordu zaten, bol bol vaktim vardı yani. Ama hangi konuda yazabileceğimi bilemedim açıkçası. Uygun bir slogan da bulamadım. İnsan bunları düşününce bulamıyor galiba.

Kendimden bahsetmek gerekirse:


Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünü kazandım bu yıl. Ama okulumuzun meşhur(!)
Proficiency sınavını geçemediğimden, Hazırlık sınıfına başladım. Yani Prof'u verene kadar BAU'nun Beşiktaş kampüsünün muhteşem Boğaz manzarasına karşı bir sade kahve içmekten yoksunum. Kampüse gidebiliyorum tabi istediğimde ama gözüm almıyor açıkçası o mesafeyi. Zaten önümde o manzarayı izleyecek daha 4 yıl olduğunu bildiğimden şimdiden bıkmak istemiyorum kampüs yolculuğundan.

Hazırlık okuyor olmanın keyfini çıkarıyorum şimdilik. Vize dediğimiz şey sadece İngilizce dersini kapsadığından boş vaktim çok bol oluyor işte. Bazılarının büyük eksiklik gibi gördüğü How I Met Your Mother izlememek olayını bitirdim şimdiye kadarki boş vaktimde. Dizi hala bitmedi ama son sezona geldim en azından. Çok sevimli (burda bir kinaye yok kız bence çok tatlı) annemizi de görmüş oldum yani. Sonlarının ne olacağını diziye başlamaya karar vermeden önce sadece ismen duyduğum favori çiftim Robin&Barney ikilisine de değineceğim ilerideki yazılarımda. Diziyi bitirip tam bir yorumlama yapmak istiyorum zira. Evliliğe beni inandırmayı başaran ikili de Lilypad&Marshmallow zaten. Her neyse bu güzel insanlara ayrı yazılar yazmak gerektiğine inanıyorum bu yüzden şimdilik burda bırakıyorum.

Blogumun konusuna gelirsek, tek bir konudan bahsetmek istemiyorum burda. Yani zaten Magazin denen şeyle aşırı ilgili değilimdir ve moda konusunda da mükemmel bloglar gördüm. Aşırı iddialıyım dediğim özel bir konu olmadığından, sizden biriyim ve karman çorman karmakarışık konularda yazacağım diyorum. Şimdiden uyarayım zira bir dizi çifti yazısının ardından bir yemek önerisi bile gelebilir yani.

Görüşmek üzere diyor ve kaçıyorum. Yazı bitirmeyi hala öğrenemedim çünkü.