Ülkenin içler acısı durumuna hiç girmeden, konuyu direkten döndürüp sonbahar-kış-ilkbahar-yaz karışımı yapan havalara değinmek istiyorum. Bugün hasta olduğumdan kazak giymiş olsam da, normalde ne giyeceğimi bilemediğim doğrudur. Moda blogu yazmıyoruz burada, cidden dolabın karşısında tepindiğimi bilirim ben. Pek beceremiyorum moda işlerini. Yine de kendi tarzımı yaratma çabam var.
Hazır modaya değinmişken de şunu demeliyim ki, bu yılki moda haftasının kıyafetlerine denk geldim geçenlerde bir Onedio galerisinde. Onedio benim günlük takip ettiğim bir internet sitesi ve kesinlikle tavsiye edebileceğim içeriklere de sahip. Bazıları çok gereksiz ama siz boşverin, takmayın onları. Ne diyordum, galeride denk geldiğim bazı kıyafetler, kombinler o kadar cesur ve iddialı ki, üstelik bunu kötü anlamda da söylemiyorum. Ba-yıl-dım! Linkini buraya bırakmadan önce bir duamızı da edip gidelim. İnşallah biz de bir gün o sokaklarda Moda haftasının en başarılı seçimlerini yapmış kişiler olarak yürürüz, amin. Buyrun linki, lütfen zevkler ve renklerin tartışılmayacağını göz önünde bulunduralım efenim:
https://onedio.com/haber/modanin-kutsal-ayi-ndan-geriye-kalan-defilelerden-cok-daha-fazla-dikkat-cekmis-37-sokak-stili-597011
Ayakkabı delilerine de şunu ekleyelim:
https://onedio.com/haber/modanin-kutsal-haftalarinda-giyilmis-gozlerinizden-kalpcikler-fiskirtacak-23-ayakkabi-595801
Modayla ilgili bu kadar konuşmayı başarabilmiş olmama şükrediyor ve geçiyorum diğer kısımlara. Karman çorman, ana temasının ne olduğundan emin olamadığım bir blog yazdığımdan ötürü, konudan konuya atlıyorum ve affınıza sığınıyorum efenim.
Ne demiştim yazının başında, Elin Oğlu. Elin Oğlu değil de Evin Oğlu aslında onlar Ömür Varol'un da dediği gibi. Fotoğrafta sağ baştan sayıyorum; Japonya'dan Masataka Kobayashi, Rusya'dan Andrey Polyanin, İspanya'dan Manuel Reina, İtalya'dan Danilo Zanna, Türkiye'den Ömür Varol, İngiltere'den Robbie-Lee Valentine, Türkiye'den Sinan Çalışkanoğlu, Amerika'dan Antonio Stokes, Slovakya'dan Emrach Uskovski ve Güney Kore'den Chaby Han. Sırasıyla Elin Oğullarına değinmeye başlıyorum efenim. Oturup hayat hikayelerini anlatmayacağım tabi, çünkü bunu arayıp bulabilirsiniz zaten. Ancak kendi düşüncelerimi söylemek istiyorum hepsi hakkında.
Sırasıyla en sevdiğime doğru giderek yazacağım, ama hepsinin gönlümde yeri olduğunu söylemeliyim.
8)Masataka Kobayashi
Masataka aslında çok sevimli bir Elin Oğlu. Adam sürekli gülüyor, Chaby'nin dediği gibi gözü kadar ağzı var daha ne olsun. Seviyorum da kendisini. Fıstığa hıstık deyip de seyircinin neden güldüğünü soracak kadar da saf, temiz bir adam. Klasik bir aile babası. Ama benim orda sevmediğim adam yok ki, Masataka sevdiğim ama diğerlerini bir tık fazla sevdiğim bir adam olarak dursun burada.
Masataka'nın en sevdiğim bölümü, tek kelimeyle "Hıstık" :
7)Robbie-Lee Valentine
Robbie'nin en sevdiğim bölümü, gururlu ve hırslı İngilizin çağdaş dansı:
6)Manuel Reina
Manuel'in sevdiğim bölümü, Manuel'e göre Türklerin bir günü:
5)Danilo Zanna
Ve Danilo'nun en sevdiğim bölümü, en sevdiğim şarkılardan biri; Ben Böyleyim:
4)Antonio Stokes
Şunu söylemek istiyorum ki; aşık olduğum ülkeden gelen bir adamı böyle ilk üçte falan bulabilmeyi ben de isterdim. Ancak sen benim gönlümde ilk üçtesin Antonio. Candır, bitanedir. Tanıtımlar zamanında da söylediği gibi, Amerikalı, hem fiyakalı hem delikanlıdır. Programdaki tek siyahi ve kalbiyle, aklıyla çok güzel bir adam. Halinden tavrından belli olan o vicdanı, merhameti iyi ki öğretmen olmuşsun dedirtiyor insana. Çünkü merhamet en önemli şey bir öğretmen için. Yetiştirdiğin öğrencilerin, ana sınıfında da olsalar, kattığın değerlerle iyi yerlere gelebilmeleri dileğiyle. Bu kadar ciddi konuşmanın üzerine son bir şey eklemek istiyorum. O bayıldığım Amerikan aksanıyla daha çok konuş olur mu? Washington D.C.'nin en fiyakalısı, seviyoruz seni.
Antonio için özel olarak sevdiğim bir video bulamadım ama zaten o tüm bölümlerde yapacağını yapıyor. Cansın Antonio.
3)Emrach Uskovski
O kadar zorlandım ki bunu seçerken. Çünkü gönlümün 1 numarası zaten belliydi ama iki ve üçte zorlanacağımı biliyordum. Şunu bilin ki iki ve üçü birbirinden ayırmadan seviyorum. Emrach, her ne kadar Antonio'ya delikanlı demiş olsam da programın en delikanlısıdır gözümde. Çok acayip bir mütevazılık var adamda, ego sıfır. Buna rağmen tüm racon, kamyon arkası sözler de onda. Mahallelerin eskiden varmış ya hep bir ağır abisi, işte o ağır abi Emrach'mış aslında. Adamın dibi, hası, fazlasıyla yakışıklısı Emrach. Taş bebek gerçekten. Ve buna "Estağfurullah" diye karşılık verecek kadar da alçak gönüllü. Gönlümün hem ikinci hem üçüncüsüsün Emrach. Ama on numara adamsın kardeşim. (21 yaşında sonuçta, iki yaş da bir şey değil yani)
Emrach'ın videolarının büyük çoğunluğu Thug Life'tan oluşuyor, yani anladık ki adam iyi konuşuyor. Bu da Chaby'le ortak olan en sevdiğim mimiklerle anlaşma bölümü:
2)Chaby Han
Ne oldu? Herkes burada bir Andrey Polyanin bekledi tabi. Ama yok benim gönlümün efendisini buraya koymazsam olmaz. Taa Selena'da oynadığından beri, hiç yalanım yok valla o zamandan beri, pek bir sevdiğim oyunculuğuyla, mizahıyla, aklıyla komedi alanında favorilerimden biridir Sinan
Çalışkanoğlu. Ona değinmeden bu yazıyı geçersem olmazdı yani. "Tiyatrodan gelen adam, iyi oyuncudur." klişemi destekleyen birisi kendisi. Tiyatro yapabilen biri başarılıdır zaten çünkü benim gözümde. Yer aldığı proje vasat bile olsa gösterir kendini o oyunculuk. Yani uzun lafın kısası gönlümün favorisi Türkiye'den Sinan efenim. Ama o Elin Oğlu değil, o bizim oğlan. O yüzden hem Elin hem Evin oğullarından favorime geçelim.
1)Andrey Polyanin
Andrey'in en sevdiğim bölümü, okul kırma sıralamasında birinci olduğumuz hani:
Buradan Ömür Varol'u da çok sevdiğimi ve özellikle sesinin favorim olduğunu belirteyim. Çünkü malum kendisi sesiyle birçok şeye hayat vermiş bir kişi. Açıkçası hakkında çok bir şey bilmiyordum, öğreneceğiz zamanla. Elin Oğlu'nun eğer ipini çekmedilerse uzun soluklu olması dileğiyle. Hepsini çok çok seviyoruz ve gerçekten severek izliyoruz.
Bu blog yazısı da burada biter. Hiç başarılı olamadığım sonlarda burada da bir klişeyi bozmuyorum ve bitiremiyorum efenim. Görüşmek dileğiyle...