9 Eylül 2016 Cuma

TV: YERLİ Mİ YABANCI MI?

Bir ara yazıyla buralardayım. Araya reklam girmek gibi bir şey olacak, zira önceki yazımda bir K-Pop yazısının yolda olduğunu söylemiştim. Bunu da söylemek istediklerimi soğumadan söyleyebilmek için yazmaktayım.
Bildiğiniz üzere yeni sezonda bomba gibi gelecek yeni yapımlar var. Arkalarında sezon bırakanlarınsa onlardan pek geri kalır yanı da yok doğrusu. O zaman hızlıca, dikkatimi çeken yapımlara şöyle bir giriyorum.
Öncelikle Cesur ve Güzel'den bahsetmek istiyorum. Zira en çok bu dizi ilgimi çekmekte. Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün arasındaki uyumun ne derece olacağını henüz tam bilemesem ve Kıvanç'a hala en çok Beren'i yakıştırsam da, Star Tv tanıtım reklamında yan yana gelen ikili hayli karizmatik duruyordu.
Kıvanç, en son Kurt Seyit ve Şura dizisiyle ekranlara gelmiş, dizideki partneri Farah Zeynep Abdullah'la uyumu çok fazla eleştiri almış (çünkü Beren'den sonra kimseyi yakıştıramadılar yanına) ve dizinin ömrü kısa sürmüştü.
En son Başak Dizer'le yaptığı evlilikle gündemde büyük yer edinen Kıvanç, ki ben o gelinliğe hala hayranım, yeni sezona gayet hazır gibiydi kanalın tanıtım reklamında.
Tuba Büyüküstün ise 2015'te final yapan Kara Para Aşk'ta çok sevilmişti. 2016'da iki filmle sinemalarda olacak güzel oyuncu. Onur Saylak'a ayrı bir zaafım var, ondan herhalde pek seviyorum bu kadını.
Kısa kestiği saçları eleştiri aldığı kadar büyük cesaret olarak da görüldü büyük bir kesim tarafından. Yakışıyor kadına valla, ne yapsa seviyorum ben.
Oyunculuklarına ayrı ayrı hayran olduğum, gerçi Kıvanç'ınki benim için bir tık daha önde, ikili bakalım birbirlerini yüceltecek mi yoksa devirecek mi? Fragmanlar dönmeye başladığında bunu anlayabileceğimize eminim.
Türkiye'nin en sevilen bir başka aktörüne gelirsek... Delibal'ını 'ağlamak istediğim zamanlar' için sakladığım Çağatay Ulusoy da İçerde dizisiyle dönecek ekranlara. Aras Bulut İynemli ile kardeş rollerinde göreceğimiz oyuncu, en son Medcezir'le ekranlardaydı.
Medcezir'i hiç izlemedim doğrusu ama Serenay-Çağatay çifti çok büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştu. Öyle ki hala ikilinin birlikte olmasını savunanlar var. Serenay'ı eskiden pek sevmediğim ama samimi tavırları yüzünden sevmeye başladığım gerçeğini de söylemeden geçmeyeyim. Kız tatlı, güzel.
Son Mavi reklamını izlediniz mi? Hep olmayı istediğimiz o kız arkadaş grubu resmen Barbara'yla. Reklam filmini izlemeyenler ve izlemeye doyamayanlar için yukarıya bıraktım.
Aras Bulut, Maral:En Güzel Hikayem dizisinde Hazal Kaya'yla birlikte ekranlara gelmişti. Dizi reytinglere yenilmiş, kısa sürede bitmişti. Aras Bulut'u Öyle Bir Geçer Zaman Ki'den beri sevdiğimi göz önünde bulundurarak bu dizide de oyunculuğunu konuşturacağından umutluyum.
Dizinin kadın başrolü Bensu Soral ise günümüzün pek de sevilmeyen oyuncularından. Kızın oyunculuğunu sevmiyorlar, yuva yıkmakla suçlayanlar falan oldu Tatlı Küçük Yalancılar'daki sahneleri yüzünden. Sevemediler gitti kızı. Ben nötr kalmayı seçiyorum bu konuda.
Ablası Hande Soral'ı da ilk televizyona çıkışından beri biliyorum. Komedi Dükkanı'nda sahneye çıkıp devamında ünlü olan tek kişi falan sanırım. Küçük Kadınlar'da sevmiştim Hande Soral'ı. Ablasının izinden giden Bensu'ya da bol reytingli bir dizi diliyorum. Zira erken bitmişti son dizisi.
Vatanım Sensin dizisi var sırada. Halit Ergenç-Bergüzar Korel çiftinin başrollerini paylaştığı bir dizi kendisi. Ben böyle gerçek hayatta da birlikte olanların dizilerine ayrı bir gözle bakıyorum. Aralarındaki aşk ekrana kendilerinden bağımsız yansıyormuş gibi geliyor bana.
Binbir Gece'den sonra hiç ayrılmayan ikiliden Halit Ergenç'in, Muhteşem Süleyman'dan sonraki ilk ekran projesi bu yapım. Oyunculuğunun en çok takdir aldığı diziydi sanırım Muhteşem Yüzyıl. Kösem'i yapmaya çalıştılar ondan sonra ama Beren'e rağmen kadro tamamen değişti bak.
Bergüzar ise Karadayı'daki hakim Feride rolüyle gönüllere taht kurmuştu. Kenan'la aralarındaki uyum çok sevilmişti. En son albüm çıkaran ünlü oyuncu sesinin de güzelliğini kanıtlamış oldu böylece. Gerçi ben pek sevmem öyle albüm çıkaran oyuncu kafasını ama olsun.
Dizinin bir başka oyuncusu ise yukarıda da değinmeden duramadığım, kendisinden ötürü karısını da sevdiğim Onur Saylak. Adamı ikinci adam rolünde gördük (Gönülçelen) :
Levent - Gönülçelen
Serseri çapkın rolünde gördük (Ağır Roman Yeni Dünya) :
Janti Metin - Ağır Roman Yeni Dünya
Manyak rolünde bile gördük (Hatırla Gönül) :
Tekin - Hatırla Gönül
Adama her rol yakışıyor be. Rolleri arasında ayrım yapmaya kalksam, zorlana zorlana da olsa Janti Metin'i seçerdim tabi. Çok bir sevdiğim adam, bu dizide de ikinci planda kalan karakteri oynayacak galiba. Oynadığı yan rolleri bile başrol kalitesinde oynayan canım oyuncuma bol reytingli bir sezon diliyorum.
Tanıtımları ekranlarda dönmeye başlamış bir diziye daha değinip geçen sezondan kalanlara geçeceğim şimdi. Familya dizisinden bahsediyorum. En son Aramızda Kalsın dizisinde oynayan ve yönetmenliğiyle de adından çok söz ettiren başarılı oyuncu Uğur Yücel'in başrolünde olduğu dizinin diğer oyuncuları ise şöyle:
Ulan İstanbul dizisiyle üne kavuşan Erkan Kolçak Köstendil, samimi tavırlarıyla izleyicinin kalbinin sıcak tahtlarından birine oturdu. Şebnem Bozoklu'yla yarattıkları Karlos-Yaren ikilisinin hem enerjileri hem düetleri çok tuttu, çok sevildi.
Tarzımsın Farzımsın'ı da yukarıya şöyle bir bıraktım o halde.
En son gündeme Caner Erkin'le arasındaki ilişki oturdu Şükran Ovalı'nın. Çok yakın arkadaşı Erkan Kolçak gibi samimi bulunan güzel oyuncu, Şeref Meselesi'ndeki rolüyle gönlümde kendine bir köşe kapmıştı. Ardından çok ses getiren erkek başrolüne rağmen Paramparça dizisine başlamış ancak sezon sonunda o da Nurgül Yeşilçay gibi diziden ayrılmıştı. Bence o dizide kadın başrol bulundurmasınlar artık, baksana gelen gidiyor mevsimlik işçi gibi.
Dizinin çok oyuncusu var da benim dikkatimi çeken bir başka oyuncuyu daha paylaşıp kapatacağım Familya konusunu. Benim için Survivor'ın gülü, cool adamların önde gidenlerinden Murat Ceylan da bu dizide. Evet, çok sarışın, çok yakışıklı ve bu dizide. En son Yeni Nesil isimli bir albüm çıkardı Murat. Dinleyemedim doğru düzgün, bak bir ara oturup onu da dinlemem lazım. Para Bende programında samimiyeti, doğallığıyla daha da bir sevdirdi kendini bana.
Bakalım bu dizinin akıbeti ne olacak? Fragman yukarıda.
Sırada geçen sezondan beri süregelen birkaç yapım var. Mesela Poyraz Karayel'le başlamak istiyorum ben. Oğuz Atay hayranlığı ve farklı senaryosuyla kocaman bir yeri var Poyraz Karayel'in izleyicide. Sezon finalini öyle bir yaptı ki dizi, herkesin aklında dev bir soru işaretiyle çıktı o tanıdık logo. Poyraz öldü mü? Sema gerçekten kendini vurdu mu?
Emel Çölgeçen'in diziden ayrıldığını göz önünde bulundurursak, ikinci sorunun cevabına çok rahat evet diyebiliriz sanırım. Zaten Sefer'den sonra Sema'nın pek bir değeri kalmamıştı benim gözümde, Emel Çölgeçen'i severim orası ayrı. Ama Sefer güzel sevdiği için güzeldi o, Sefer'in aşkıyla ortaya çıktı Sema'nın o duygusal, samimi tarafı. Yeni sezonda Sema'lık pek hikaye kalmamıştı bence, isabetli bir gidiş oldu bu.
Poyraz'ın ölüp ölmediğine gelirsek de, çok gerçekçi görünmesine rağmen hayır demek istiyorum ben buna. "O ölürse dizi biter." klişesine sığınarak söylemiyorum bunu. Dizi klişe değil, dolayısıyla böyle bir şey olursa kimse yargılayamaz kimseyi. Başrol ölmez diye bir kural yoktur ancak Poyraz Karayel'in hikayesi henüz bitmedi. Buna inanıyorum ben.
Dizinin yeni sezon fragmanını da buraya bıraktım.
 Funda Eryiğit                          Ayda Aksel                         İlker Aksum
Öte yandan diziye üç isim katıldı. Funda Eryiğit, Ayda Aksel ve İlker Aksum'un dizinin yeni sezonunda yer alacağı duyurulmuş durumda. Funda Eryiğit'i umuyorum Karadayı'daki gibi karizmatik bir rolde görürüz. Hatuna çok yakışıyor be.
Gelelim yerlilerden yabancılara. Beklediğim üç Amerikan dizisi, yeni başladığım bir Kore dizisi ve finalini izlerken ağlayacağımdan emin olduğum için son bölümünü erteleyip durduğum bir Kore dizisi daha.
The Big Bang Theory 10. sezonuna 19 Eylül'de yani 10 gün sonra başlıyor. Bu sezon son sezon mu bilmiyorum ancak şimdilik söylendiğine göre cast da izleyici de diziden henüz bıkmış değil. Burası biraz spoiler içerebilir, zira dizinin 9. sezonunun nasıl noktalandığını hatırlatmak istiyorum.
9. sezon 24.bölümde, bölüm ismiyle The Convergence Convergence bölümünde, Penny ve Leonard aileleri için düğünlerinin bir tekrarını yapmaya karar verirler çünkü Leonard'ın annesi Beverly düğüne çağırılmadığı için beklenmedik şekilde kırılmıştır. Leonard babası Alfred'i de bu sayede davet edebileceğini düşünür ve eder de. Sheldon da düğünü sahiplenir ve kendi annesi Mary'i davet eder.
Howard ve Raj'ın üzerinde çalıştıkları proje sonunda çalışır ve tam da o sırada Amerikan Hava Kuvvetlerinden sistemin patenti için bir görüşme talebi maili alırlar. Howard projeye el koyulacağını ve isimlerinin silineceğini düşünürken, Raj ise izlediği filmlerin etkisiyle proje karşılığında onlara para verileceğini savunur. Howard paranoyakça davranmaya başlar ve başına dert alır.
Öte yandan apartmanda Mary ve Beverly arasındaki soğuk rüzgarlar elle tutulur haldeyken, Alfred'in de gelişiyle ortam iyice gerilir. Ardından herkes yer ayırtılmış restorana gitmek üzere apartmandan ayrılır. Restoranda ise Amy'nin fark ettiği, Sheldon'ınsa fark etmemekte ısrarcı olduğu bir şeyler dönmektedir. Mary ve Alfred arasında oluşan elektrik, görmezden gelinemeyecek derecededir. Aynı otelde kaldıklarını öğrenen ikili yemekten birlikte erken ayrılırken Amy ve şimdi de Penny'nin dikkatleri onların üzerindedir.
Bölüm sonu ise Leonard'ın babasına, Sheldon'ınsa annesine ulaşamamasıyla biter. Penny durumdan oldukça memnundur ve Kaley Cuoco'nun (Penny) gülmesiyle bölüm biter.
New Girl'ün 6. sezonuysa TBBT'nin ertesi gününde yayınlanıyor. Son bölümde;
evlenen Cece ve Schmidt'i,
Nick'e olan hislerini fark eden Jess'i
ve Reagan'la üç aylığına New Orleans'a gidecek olan Nick'i bıraktık arkamızda.
Jess-Nick çiftini çok sevmiştim ve bir Megan Fox'un onları öylece mahvetmesini istemiyorum. Nick'in yeni sezonda hislerini dinlemesi dileğiyle.
Üçüncü Amerikan dizim ise 2 Broke Girls. Onları beklemek bir tık daha uzun sürecek zira 6.sezon 10 Ekim'de geliyor. Geçen sezon Han'ın borcunu kızların ödemesi ve Randy'nin Kaliforniya'ya dönmesiyle bitmişti. Anne karnında bir bebek ve biriktirilmesi gereken bir ton para olduğunu düşünürsek dizinin ömrü henüz bitmedi.
Finale ulaşan Kore dizim, bir önceki yazıda da bolca değindiğim Uncontrollably Fond. Dram dizisi olması sebebiyle kesin görünen mutsuz sonu daha ne kadar erteleyebilirim? Bilmiyorum. Ancak bu diziyi arkada bırakmam gerektiği mutlak gerçek.
W dizisine yeni başladım ve şimdiden 6 bölüm bitti. Başta ilgimi çekeceğini düşünmemiştim çünkü hiç fantastik Kore dizisi izlememiştim. Bir webtoon*un ana karakteri Kang Chul ile gerçek dünyada bir doktor olan Oh Yoon Joo'nun hikayesini anlatıyor film.
Lee Jong Suk, Kim Woo Bin'in en yakın arkadaşı olduğundan zaten tanıdıktı benim için. Aşırı sevimli, bebek gibi bir yüzü var çocuğun. Gerçekten bir webtoon'dan fırlamış gibi görünüyor. (*Webtoon: İnternette yayınmak için yapılan çizgi roman ve karikatürler. Webcomic de denir.)
Han Hyo Joo'yu da yakıştırdım ona. Güzel bir ikili olmuşlar. Kimyaları çok sıcak, etkileyici. Kamera önü ve arkasında da aralarındaki bağ gözden kaçmıyor kolay kolay. Dizideki karşılaşmaları biraz tuhaf olan ikiliden Jong Suk'un bakışları o kadar güzel ki, kızımızın ona anında kapılması hiç mantıksız gelmiyor insana.
Bu diziyi bitirdiğimde, en azından bölüm yüklenmesini beklemeye başladığımda Pinocchio'yu da izlemek gibi bir isteğim var. Park Shin Hye kıymetlimle başrolü paylaşıyor o dizide Jong Suk. İzlersem onu da yazarım zaten.
W, hikayesinin gizemliliği ve farklılığıyla aşırı göz önünde bir yapım şu aralar. Herkesin deli hayran olduğu, sürekli paylaşımları yapılan fantastik dizinin hikayesi sağlam ve fantastikliğine rağmen mantıklı temellere oturtulmuş. Bu da böyle bir önerim o zaman.
Son olarak kısa bir değinme daha yapıp bitiriyorum. Geçen yazıdan hatırlayan vardır, Cinderella and Four Knights'ı Boys Over Flowers'a benzetmeleri sebebiyle tanıdığımı, henüz izlemek gibi bir hevesim olmadığını söylemiştim. Önceden izlediğim Kore dizilerinin hepsinde mutlaka en az bir sahneyi geçmişimdir. Çünkü yan karakterlerin arasındaki gidişatı hiç etkilemeyen muhabbetleri hep boş bulan bir insanım ve aşırı sabırsızım da. Aşırı yavaş ilerleyen şeylere katlanmak benim için zordur. İlk defa bu dizide tek bir sahneyi bile atlamadan izledim ben. Tüm sahnelerde başrol oyuncularının bulunmasından mıdır bilmiyorum. BOF'la ise dört erkek ve bir kızın başrolü paylaşması dışında bir benzerlik göremedim. Tamamen bağımsız, tamamen tatlı bir dizi.
İzlemeye başlayacaklar için şunu söylemek zorundayım, zira çok üzülen olduğunu gördüm bunu fark edince. Ahn Jae Hyun, dizideki adıyla Kang Hyun Min, dizide ikinci erkek konumunda. Üzgünüm millet, adam yakışıklı ama ikinci erkek.
Jung Il Woo ve Park So Dam'ı ise çok yakıştırdım ben. Yani her ne kadar ikinci erkek yakışıklı olsa da, esas kızla birinci erkek daha güzel duruyor bence. Zaten The Heirs'te yaşadığım ikinci erkek sendromunu başka hiçbir dizi yaşatamaz bana. Onu da yazmıştım. Hatırladıkça üzülüyorum.
Ve bir yazının daha sonunu hele şükür getirebildim. Yazarken yorulmadığım ama yazdıktan sonra "Ben bunu nasıl yazdım?" dediğim bir yazının daha sonuna geldik. The Big Bang Theory'deki gibi IQ seviyesi, New Girl'deki gibi arkadaşlık bağları, 2 Broke Girls'teki gibi bir ortaklık, Uncontrollably Fond'daki kadar koşulsuz bir sevgi, Cinderella and Four Knights'taki gibi bir ev ve W'deki gibi bir aşk dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder